yazsam rahatlasam
22 Eylül 2018 Cumartesi
Bu benim olsunculuk
Bu dünyanın dil din ırk ayrımı yapılmadan mağdur edilen bir halkı varsa onlar çocuklardır. Her parka gidişimde etrafımdaki çocukların yanındaki ebeveynlerle ilişkisini gözlemlerim. Oyunlarına nasıl müdahale edildiğini, 4 duvar arasından lütfedip çıkararak parka getirilip dur, koşma, yapma, dokunma, üstünü pisletmelerle nasıl görünmez 8 duvarların arasına hapsedildiklerini, nasıl oyunun en tatlı yerinde kendi çok önemli (!) işleri için saygısızca, 5 dakika önceden haber verilmeden çekiştirile çekiştirile götürülüşlerini, ağlayan çocuğa polis geliyor asker geliyor tehditlerini hayretlerle ve dualarla izlerim. Allah bu çocukları bu ebeveynlerin elinden zulmünden korusun, dinimiz, amin diyerek izlerim. Gözleri gülmez bu çocukların, pür neşe zıpladıklarını görmem, hep bir kaygıyla oynarlar, düşme kaygısı, çamur olma kaygısı, her an gitme kaygısı, haklı kaygılar bunlar, 3 vakte kadar da gerçekleşir zaten... Kids, God bless you.
Ama ben yazmazsam, ben kalamam ki...
"Kimsin ki sen?"
Kimim ki ben?
Geçmişim karanlık.
9 aylıkken konuşan, ama sonra içine içine konuşan bir çocuk.
Ortaokulda kompozisyon yarışmalarının değişmez ikincisi.
Vizyonsuz lisesinin sosyal başarılı çocuklara dağıttığı tek ödül olan 3. sınıf seramik kupalardan, senede 6 ödül aldığı için her yıl kendine 6 kişilik kupa takımı dizen bir kelimatör...
Artık kısa cümleler kurmaya başladıkça bunun ergenliğinde Şebnem Ferah'ın bilinçaltına kazıdığı yaşlanıyorluktan değil, "söylesem tesiri yok" kıvamına geldiğini farkedip sevinen bir "yolu(n) yarı(sı)lamışçı.
Çağımızın vebası "anlaşılmak isteme" mağduresi.
En önemlisi de "yazmasaydım delirecektim" klişecibaşılarına ay aman iyi ki yazdın da akıllı kaldin diye içinden tüküren şimdi onu içinden yalayan bir pişman.
Bir şarkı sözü vardı. Şöyle miydi? "Yazmalı mı, yazmamalı mı, yoksa hiç düşünmemeli mi, ama ben düşünmezsem, ben olamam ki. Ama ben yazmazsam, ben kalamam ki..."
Not: Ay dev bir peynirdir.
Kimim ki ben?
Geçmişim karanlık.
9 aylıkken konuşan, ama sonra içine içine konuşan bir çocuk.
Ortaokulda kompozisyon yarışmalarının değişmez ikincisi.
Vizyonsuz lisesinin sosyal başarılı çocuklara dağıttığı tek ödül olan 3. sınıf seramik kupalardan, senede 6 ödül aldığı için her yıl kendine 6 kişilik kupa takımı dizen bir kelimatör...
Artık kısa cümleler kurmaya başladıkça bunun ergenliğinde Şebnem Ferah'ın bilinçaltına kazıdığı yaşlanıyorluktan değil, "söylesem tesiri yok" kıvamına geldiğini farkedip sevinen bir "yolu(n) yarı(sı)lamışçı.
Çağımızın vebası "anlaşılmak isteme" mağduresi.
En önemlisi de "yazmasaydım delirecektim" klişecibaşılarına ay aman iyi ki yazdın da akıllı kaldin diye içinden tüküren şimdi onu içinden yalayan bir pişman.
Bir şarkı sözü vardı. Şöyle miydi? "Yazmalı mı, yazmamalı mı, yoksa hiç düşünmemeli mi, ama ben düşünmezsem, ben olamam ki. Ama ben yazmazsam, ben kalamam ki..."
Not: Ay dev bir peynirdir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Bu benim olsunculuk
Bu dünyanın dil din ırk ayrımı yapılmadan mağdur edilen bir halkı varsa onlar çocuklardır. Her parka gidişimde etrafımdaki çocukların yanınd...